7 Eylül 2012 Cuma

SIFIR'A SIFIR ELDE VAR SIFIR

Karabük, Kastamonu köylerinde daha önceleri tamamen tapusuz olan topraklar, 2009 yılında yapılan Tapu Kadastro çalışmaları sonucu sahiplerine tapulandı. Sahipleri derken, burada erkeklerden söz ediyorum. Kadınlar, (nedenini sorduğum birkaçı, gurur meselesi yapıp "tenezzül etmiyoruz, "dese de) gerek orada yaşatılan kültürün etkisiyle; gerek erkek kardeşlerinden, kocalarından, aile büyüklerinden korktuklarından, hisselerini erkek kardeşlerine bağışladılar. Bağışlamak istemeyenlerden tanığı olduğum biri şiddet gördü. Olay nedeniyle köye gelen jandarma, şiddet uygulayanı değil, aldığı darbeler sonucu başındaki örtü düşmüş olan kadını suçlamış; "köy yerinde niye başı açık geziyorsun!" diyerek. Neyse, bu başka bir mesele.

Köyde 70 dönüm kadar toprak da bizim büyük aileye düşüyor. Büyükbabamın ve ninemin iki'si kız üç'ü erkek beş çocuğu var. Dördü ölmüş, tek erkek çocuğu (amcam) sağ. Yani birinci kuşaktan tek, ikinci kuşaktan 14 mirasçı var. Fakat amcam, kızlar da işin içine gireceği, kalan mirasın hem erkek, hem de ailenin büyüğü olduğu için kendi hakkı olduğunu söyleyerek, paylaşıma yanaşmadı bir türlü. Ailenin kızları okumuş, meslek sahibi olmuş kişiler. Böyleyken, olayın üzerine gidilmedi fazla, yalnızca amcamı dışlamakla kaldık.

Daha sonra amcam ortak mirasımız olan toprakları ektirip biçtirerek gelir elde etmeye başlayınca, ailenin asi kızlarından ikisi (biri ben) amcamala mücadele etmeye karar verdik. Ayrıca, kadınların da hakları olduğu, haklarını almaları için mücadele etmeleri gerektiği fikrini köylü kadınlara aşılamak önemliydi benim için.

Avukata danıştım. Savcılığa durumu anlatan bir dilekçe vermem gerektiğini, böyle durumlarda hem ekene, hem ektirene para ve hapis cezası uygulandığını söyledi. Savcıya durumu anlattım; mirasın benim için hiçbir önemi olmadığını, yöredeki kadınların miras haklarından yararlandırlımamasının bana acı verdiğini, yasa adamlarının bu konuda kadınlardan yana tavır takınmaları gerektiğini düşündüğümü, araştırıldığında Eflani'deki mülklerin neredeyse tamamının tapusunun erkeklere ait olduğunun görüleceğini belirttim. Genç savcı, dikkatle dinledi beni. "Bu konuda, yasaların bir caydırıcılığı olduğunu düşünmüyorum," dedi.

Sonradan öğrendim ki, bu tür davalarda karar aşamasında, köyün erkeklerinden oluşan bir bilirkişi heyeti son kararı verirmiş. Nedenini sordum; kadınlar gelmezmiş efendim! Tut kelin perçeminden!  Ta işin başından sonu belli olmuştu benim için. Yine de dilekçemi verdim.
SONUÇ: Sıfır'a sıfır, elde var sıfır! Hâlâ başkaları ekiyor topraklarımızı ve ücretini amcama ödüyorlar.

Eflâni Adliyesi'ni kaldırmışlar, kara kara düşünüyor erkekler!
Bir kadın olarak beni hiç ilgilendirmiyor; Eflani Adliye'si benim için ha var, ha yok!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder