DİLE GETİREMEDİKLERİM
Her ne kadar sözünü esirgemeyenlerden olsam da; yeri geldiğinde söylenmesi gerekeni söylemekten çekindiğim, düşüncelerimi açıklamaktan korktuğum anlar oluyor.
Yalnızca çekindiğimden, korktuğumdan da değil; onur kırıcı sert tepkiler alabileceğimi, örselenebileceğimi ya da karşımdaki insanı yaralayabileceğimi düşünüp kibarlık budalası, çıtkırıldım, duygusal, ince ruhlu bir yaratığa dönüşüveriyorum. Yarı uyur, yarı uyanık durumdayken yaşıyorum bu 'yaratık'lık durumlarını. Hani insan göz göre göre bir hata yapar, sonunda gerçekle yüzleştiğinde; 'boş bulundum' der ya, 'yaratıklık durumum' işte öyle bir şey... Daha sonra kendime geldiğimde, düşüncelerimi duygularımı çekinmeden söylediğim anların sonunda yaşadığım kötü ruh hallerine bürünüyorum: Suçluluk duygusuna kapılıyor, acı çekiyor, kendimi küçümsüyor, yalnızlık duygusuna kapılıyorum. "Konuşsan da, sussan da aynı kötü ruh halini yaşıyorsun; al birini, vur ötekine!" mi demeliyim???. Hayır, öyle değil!! Aynı duyguları yaşıyorum; ama, nedenleri farklı...
Birincisi: bilinçaltıma kazınmış, genlerime işlemiş; töre ve tabulara laf etmeme, kadın başınla her şeye karışmama, büyüklerini sayma, düzene uygun davranma, uslu ve uysal olma, vb..... düşünce ve kültürün dayattığı sisteme karşı çıkmanın verdiği bilinçsiz korku;
İkincisi: Konuşman, düşünce açıklaman, fikir bildirmen, düşünsel dönüşüme katkıda bulunman gerekirken, bundan kaçınmanın verdiği huzursuzluktan kaynaklanan olumsuz duygular.
iki korku da konuşamama üzerine... konuşunca korku yok galiba? sadece pişmanlık mı? sonuçlarıyla yüzleşememe duygusu mu? bence konuşmak daha iyi:) biraz da karşı taraf düşünsün...
YanıtlaSilBiraz karışık oldu, farkındayım; yazdığım ortam, yazmaya uygun değil. Biri susma, diğeri (bir önceki yazımla ilgili) konuşma üzerine. Tabi ki, konuşma daha iyi.
Sil