Afyon'da yasayan sekiz yaşındaki Sine, kanser hastası annesinin, Antalya'da hastaneye yatırılması nedeniyle, Mersin'de yaşayan dayısı (baskomiser) ve yengesine emanet edilmiştir. Sözünü edeceğim bu öykü,(Firuze Engin/Bir Tek Bu) Ayrinti'dan cikan, Haziran'da Bir Fidan Berkin Icin... adlı, seckilerden olusan kitaptan alınmıştır.
"Bugün yengem, annesini ziyarete gitti. Onun annesi de benim annem gibi kanser. ( ...) Mehmet'le Barbaros'u hastaneye götürdü. Beni götürmedi."
......
Sabah kahvaltı ediyorduk.
"Bir komşuya rica edelim de Sine'yi onlara...."
Dayım konuşurken yengem lafı ağzına tıktı.
"Ay yok! Sibellere bırakacaktım ne güzel...... O da benden bir şey ister bundan sonra!"
(....) "Nuraylara gideyim mi?"
Izin verseler de Nuraylara gitsem. Nuray'ı çok seviyorum
Yengem gözlerini patlatti, dayıma baktı.
(.....) "Ne yapalım Nurbanu? Söyle!"
"E götür karakola! Alsın oyuncaklarini bahçede oynasın.
Acaba Akın Abi karakolda mıdır? Eğer Akın Abi karakoldaysa,bahçedeki domateslere de bakarız. .... Akın Abi bir tane kendisine bir tane bana koparır, yine kırt kırt yeriz.
( .....) Nuray'in ablası çok güzel fal bakiyor. Geçen gün bana fal baktı. Içinden bir dilek tut dedi. Akın Abi'nin bana aşık olmasını diledim. Fincanı açtı, "Aaaa" dedi. "Ne kadar aydınlık. Çok temiz dilek tutmuşsun. Biraz zaman var ama olacak. ....."
( .....) Dayımla evden çıktık, el ele tutuştuk. Eski köprünün oradan geçtik. Çocuklar oyun oynuyorlardi. Nuray da oradaydı. Beni görünce, "Sine gelsene, kurbağa bulduk" dedi. Dayım hic duymamış gibi yürümeye devam edince ben de mecburen, elini tuttuğum icin, onunla yürüdüm geçtim.
Yengem, Nuray'ın annesini hic sevmiyor. Ablasını da, hiçbirini sevmiyor. Nuray'ın babası yok. Ablası, annesi üçü yaşıyorlar.
(.....) Iki tane tuhaf şey oldu.
.... Geri döndüğümde, Nuray da ağaca çıkmıştı. Ben hayatımda hic ağaca çıkmadim. Ama Nuray'ı görünce bir cesaret geldi. Doğukan'la Samet aşağı atladılar, avuçlarını birleştirip bana merdiven yaptılar. Elimi Samet'in omuzuna attım, tam ayağımı avucuna koyacağım, yengem de o sırada mutfak penceresinden bizi izliyormuş. Yüksek sesle öyle bir bağırdı ki! "Sineee gel bakayım buraya!" ..... "Aptal mısın sen" dedi. "Sizi ağaca çıkarıp eteğinizin altına bakmaya çalışıyorlar. O kız eteğini göstermeye meraklı da ondan çıktı tepelere! ......."
.... Nuray benimle bir daha hic konuşmaz diye düşünüyordum ama ertesi gün, öğlen sokakta kendi kendime sarki söylüyordum, bir baktım koşarak yanıma geliyor. "Burası çok sıcak, bizim bahçeye gelsene." dedi. O gün ilk defa onların evine gittim.
......O an fark ettim ki kac saattir oradaydım. Dayım eve gelmiş, her yerde beni aramışlar....
( ?.....) "Bak görüyor musun, kadin gibi boyamışlar kızın suratını!" ?...... Yengem, Yumuşak yumuşak konuşmaya başladı. "Sineciğim.... O Nuray'ın annesi hic normal bir kadin değil yavrum. Çok hoppa, çok fettan bir kadın."
(......) Nuray'ın annesini artık sevmiyorum. Başka şeyler de duydum. Bazen yengemin abisinin domates tarlasında çalışıyor. Oradaki kadınlar anlatiyormus. Erkeklere düşkünmüş.
Dayımla karakola geldik. Akın Abi yok.
(.....) Vampir kızı çıkardım. Mor elbisesini soydum. Sarı, üstü siyah taşlı elbisesini giydirdim. Bu elbiseyi biriyle buluşmaya giderken giyiyor. Sevgilisiyle bulusacak. Sevgilisi onun vampir olduğunu bilmiyor.
"Dililülülüüt."
Dışarıdan telsiz sesi geldi. Karakola giren birkaç kişinin ayak sesini duydum. (......)
"Ulan hepimizin kanını siz emiyorsunuz be! Şerefsizler!"
Nuray'ın annesinin sesi!
"Bagirma lan!"
Dayımın sesi!
Akın Abim karakola gelmis, dayımın kapısının önüne kadar yürüdü.
"Komiserim, erkeklerle kadınların yevmiyleri aynı değilmiş, kadınlar daha az alıyor diye...."
(.....) "Senin nereden haberin oldu? Cebinden mi aradi, karakolu mu aradı?"
"Karakolu aradi komiserim."
"Senin bu kadinla herhangi bir alakan var mi?"
"Hayır komiserim. Ben olaya müdahale etmeye gittim."
Nuray'ın annesi içeriden avazı çıktığı kadar bağırdı. "Ben senin erkekligine sıçayım!"
(......)
Koşarak bahçeye çıktım. ....Bahçeye çıkınca bir baktım Nuray. (.......) Annesiyle mi gelmiş anlamadım. "Bu kediler kimin?" diye sordu.
"Suradaki benim, diğerleri polislerin."
"Biz de bugün dereden kurbağa yakaladık, Doğukan pantolonumun içine attı."
"Niye?"
"Bana aşık. Salak, Pantolonunu indir de çıksın dedi."
"Paçamdan çıktı. Kurbagadan korkmam kj."
(....) Yakaladığı gibi sudan çıkardı. Balık elinde kıpır kıpırdı. Bana baktı güldü. O kadar kıkırtıli bir gülüsü var ki. Balık, kuyruğunu Nuray'ın eline çarpıp duruyor o da kıkır kıkır gülüyordu. O an, bir daha Nuray'la arkadaşlık etmemeye karar verdim.
(......)
Akın Abi, az önce dayımın oldugu yerde, bahçe kapısının tam altında duruyordu. Sanki bir yere gidecekmişiz gibi. ...... Bahçeye çıkmak istemiyormuş gibi. Oradan konuşuyordu.
"Döner yiyelim mi?"
"Kediye isim buldum" dedim.
Güldü. "Hah. Ne koydun adını?"
"Daha koymadım. Misu koyalım mı?"
(......)Hoşuna gitti, güldü.
Ama ben artık bu şarkıyı hic sevmiyordum.
Karakoldan çıktık. Akın Abi hemen elimi tuttu. "Sine boşver dönmeyelim karakola"dedi.
"Güzel bir döner yiyelim, sonra da seninle akşama kadar takılalım olur mu?"
"Olur. Dayima haber vereyim."
Durdum. Elini bıraktım. Geri dönüp karakola koşup dayima haber verecektim.
"Dayin izin verdi" dedi.
Tekrar elimi tuttu birazcık da sıktı
"Madem sen Sine'yi çok seviyorsun, ikiniz bugün akşama kadar gezin dedi dayın."
Kalbim duracak. Beni sevdiğini söyledi.
Nuray'ın ablasının falı çıktı.
.... Bugün başka hiçbir şey düşünmek istemiyorum.
Akın Abi beni seviyor. Bir tek bu.
.........
Yürüdük yan yana.
Yorumsuz, öyküyü özetlemeye çalıştım. Söyleyecek çok sözüm var ama bu tabletle başım belada. Hatalar yaptırıyor bana. Kısaca bir şeyler söyleyeyim yine de.
Toplumun sosyolojik, psikolojik yapısını, küçük burjuva kibirini, sınıfsal farklılıklarını iyi yansıtmis yazar bu öyküsünde. Çocuk ruhu ve çocuk dilini çok iyi biliyor yazar.
Bol okumalar.